Örnek Hayatlar

    Pendik'in en sevilen isimlerinden biri olan Bayram Sinan'ı ne kadar tanıyorsunuz bilmiyorum. Oysa ben çocukluk günlerimde de olsa Bayram Sinan'ın Menekşe Sokakta açtığı ilk dükkânını dün gibi hatırlıyorum.

    Bildiğiniz gibi İstasyonu sahile bağlayan Gazipaşa Caddesi Belediye önünde ikiye ayrılır, biri 30 derecelik bir açı ile Motor İskelesine giderken diğeri direk vapur iskelesine bağlanır. İşte tam bu noktada Gazipaşa'ya ok gibi saplanan Pendik'in en küçük sokaklarından biri olan Menekşe Sokak vardır. Çarşı ile Tavuk Pazarı'nı birbirine bağlayan Menekşe Sokak'ta ise bahçe içersinde üç ahşap ev ile Konak Sineması, Menekşe Oteli ve Gazcı İbrahim Ağabey'in bulunduğu üç iş yeri yer alır. Ecnebi filimler getiren Konak Sineması da sokağın hayat kaynağıdır. İşte bu sinemanın perdesinin altında açılan Uğur Kuru Temizleme, Pendik'in ilk kuru temizleme cisidir.

    Bolu Gerede doğumlu olan Sinan, 1934'ün tatlı bir bahar günü Yağbaşlar Köyünde dünyaya geldi. Bayram, doğarda anne Hayriye Hanım ile baba Sezai Bey sevinmez mi? Şimdi dünyalar onlarındır. Konu komşuya dağıtılan yemekler, çocuklara dağıtılan şekerlemeler ile Yağbaşlar Köyü bayram yeri olur. Bu sebeple de 2.300 gram ağırlığı 48cm boyu olan bebeğe Bayram adını koyarlar. Bebek kiloda hafif boyda da kısadır ama çok geçmez bir iki ayda toparlanıp önce emeklemeye sonrada yürümeye başlar.

    30'lu yıllar yokluk yıllarıdır. Yedi düveli dize getiren halk Kurtuluş Savaşı boyunca o cepheden bu cepheye koşmuş, boynuna atılan kemendi paramparça ederek yeni bir devlet kurmuştur. 1945-50 ise ikinci dünya savaşı yıllarıdır. Ülke perişan, halk bitkindir. Elde ve avuçta bir şey yoktur. Tüm bu yokluklara rağmen eğitimin önemine inanmış Sezai Bey, Bayram'ı ilkokula göndermekte hiç tereddüt etmez. Bayram da Bayram hani! Birkaç ayda okumayı söküp, yazmaya başlar. Bir iki derken üç bitmiş, sıra Ortaköy'deki 4 ve 5. Sınıfa gelmiştir. Hiç düşünmez üç kilometrelik yolu her gün yürüyerek Yağbaşlar'dan Ortaköy'e gidip, gelir. Çocukluk günleri gibisi var mı? Ekmek elden su gölden misali. Yazın çelik çomak oynamak, kışınsa soba etrafında halka olup kestane eşliğinde masal dinlemek. Çocukların olmazsa olmazı közde pişen patatesle üç ya da beş taş oyunu. Hayvan peşinde koşuşturmaksa başka bir güzelliktir. Yaylalarda yayılan kuzular, kişne yen atlar.

    Kim derdi ki bir gün Mevlüt, Ankara' dan gelecek ve Bayram'ın aklını çele cek. "Bayram, seni çok severim ama bu çiftin çubuğun sonu yok. Gel Ankara'ya gidelim. Bizim kuru temizleyicide çalışır, meslek edinirsin. İş kolay, meslekse ülkemizde yeni ve önü açık. Kırma beni. Gel Ankara'ya gidelim." O gün Bayram için yolun başlangıcıdır.

    1938'de Kahire'den Ankara'ya gelen Mısırlı Bekir Nistek Bey'in çalıştırdığı atölye, Ankara'nın ilk kuru temizleme dükkânıdır. Günün son teknolojisi ile dizayn edilen pırıl pırıl dükkân Bayram'ın hoşuna gitmiştir. Oysa dükkânda basit bir kaç makine ile iki el ütüsü, bir yıkama havuzu ve kurulama alanlarından başka bir şey yoktur. 1950'de çıraklığa başlayan Bayram, 55'e kadar burada çalışır. 1955-57 Bayram'ın askerlik günleridir.

    İstanbul Harbiye'de askerlik yapan Bayram, Bolu'nun küçük bir köyünden önce Ankara'ya oradan da İstanbul'a gelmiştir. Köy çocuğu başka ne ister? Bugün Kurtköy'de oturup 3 kilometre aşağıdaki denizi görmeyen çocukların bulunduğu ülkede İstanbul, Bayram Sinan için yeni bir yol ayrımıdır. Celal Bayar ve Adnan Menderes'in elbiselerini temizlemek kimin haddine? Sen Bolu'nun küçücük bir köyünden kalk Ankara'ya oradan da İstanbul'a gel sonrada Menderes'in gömleğini ütüle dile kolay. Bayram'da bir çalım ki, sormayın gitsin.

    Kısa zamanda bilgi ve görgüsünü geliştiren Bayram için, İstanbul bir başkadır. Askerlik işte. Ne günler geçer ne anılar biter. "Hiç unutmam, kışladayım. Beni general çağırmış. Benim gibi bir erin generalle ne işi olur? Ezilip, büzülerek generalin odasına gittim. O ne! General, bir koltukta, babam bir koltukta. Çok duygulandım." Olaysa harp malulü eski bir gaziye generalin gösterdiği hürmettir. Babası, ülkesi ve asker ile gurur duyan Bayram, bir hafta da izin koparınca İstanbul'dan ayrılamaz. Zira İstanbul, büyük bir şehirdir. Sanayin ve ekonominin kalbi ve aynı zamanda ilim İrfan şehridir

    1957'de Beşiktaş'ta yeniden çıraklığa başlayıp, Fatma Hanım'la evlenen Bayram'ın bir elinde fırça öbür elinde gömlek. Günler ayları aylar yılları kovalar ve Bayram, kalfalıktan ustalığa terfi eder. Sırada dükkân açmak vardır. Her usta gibi kendi işyerine sahip olmak onunda hakkıdır. Elinde İstanbul haritası semt semt gezer. Eşe dosta sorar, Eminönü, Kadıköy, Kartal derken Pendik'e gelir. Geliş o geliş. Küçük ama sevimli bir kasaba olan Pendik, Bayram Ustanın yeni mekânıdır. 30 binler civarındaki Pendik nüfusunun 15 bini Merkezde, 5 bini Sapanbağları'nda, 3 bini E-5 altında yaşarken, Taşlıbayır'da 2 bin, köylerde 5 bin kişi vardır ve Pendik'in uçsuz bucaksız ovaları henüz bom boştur.

    Yanyalıların çoğunlukta olduğu merkezde en güzel sokak bugünkü gibi yine Gazipaşa Caddesi'dir. İstasyonu Vapur İskelesine bağlayan Gazipaşa' da ise o günkü dükkân sayısı bir elin parmakları kadardır. Köşede İsmet Ağabey'in büfesi, altında kahve ve Foto Baki, Alt köşede Kör Bakkal. Manav Ahmet Ağabey ve bugünkü heykelin yerinde Gözlüklü Hasan Amca'nın Hürriyet Kırtasiyesi, yanında İtimatlı Kuruye mişçi Ömer Telli. Köşede Karınca, Ticaret Bankası, Tatbak, fırın ve Petek Pastanesi. Sonra; Helvacıoğlu Gıda, Mahmut Toptan, lokanta, börekçi ve Camcı Nevzat. Berber ve Altın Kasap. Bir o kadar da karşı sırada. Başka mı? İsmetpaşa'da bir iki dükkân, Hat Boyunda bir kahve ve börekçi. Hepsi olsa olsa 50 dükkân.

    Köydeki bir çift öküzü satıp, Pendik'le kucaklaşan Bayram Usta, hoş sohbeti, güler yüzü, samimiyeti ve alçak gönüllülüğü ile kısa sürede Pendikli ile kaynaşır. Bir birine destek olan esnaf Bayram Ustaya kucak açıp kol kanat gerer. Konak Sineması sahibi Sacit Bey, Menekşe Oteli sahibi Osman Bey, Kuru yemişçi Ömer Telli ile Petek Amca akla gelen isimlerden bir kaçıdır.

    Tahta parçaları ile yaptığı tezgâh, gaz ocağında ısıttığı el ütüsü Bayram Usta'nın ilk yol arkadaşlarıdır. Ancak dükkânı açtığı gün hiç iş gelmez. Ertesi gün yine gelen giden yoktur. Zira birkaç yıl önce açılan Güven Yıkama ile Kolacı Mehmet tüm Pendik'te tanınmaktadır ve Uğur Kuru temizleme ise açılalı henüz birkaç gün olmuştur. Bir iki derken bir hafta geçmiş ama gelen bir tek müşteri bile olmamıştır.

    Bayram Usta'nın canı sıkkın, morali bozuktur. Sohbete, çaykahve içmeye gelen çoktur ama iş henüz yoktur. Ve bir gün elini cebine atıp, anahtarı aramaya başlar. Amaç kapıyı çekip köye gitmektir. Ancak kader ağlarının örmüş Bayram Ustayı beklemektedir. Anahtar neredeydi derken bir de ne görsün mal sahibi Sacit Bey karşısında. Yol yordam bilen gönül dostu Sacit Bey'in 'Telaşlanma Bayram! Bu gün olmaz, yarın olur. Birkaç gün daha sabret!"sözü Bayramı sakinleştirir. İlk müşteri Kalaycı Ahmet'tir. Namık Kemal Caddesi'nin (Stadyum Sokak) Dere sokak ile birleştiği noktada kalaycılık yapan Ahmet, Bayram Usat'nın ilk müşterisidir. Ahmet'i; Mehmet, Mehmet'i; Ayşeler takip edince Ankara'da toprağa düşen tohum, Beşiktaş'ta fidan, Pendik'te ise ağaç olmaya adaydır. Bir yatak ve üç beş mutfak eşyasından ibaret bir göz oda ile el yapımı derme çatma tezgâhla işe başlayan Bayram Usta, "Önce düzen, sonra kazan." düsturu ile durmadan dinlenmeden çalışıp çabalayarak kısa zamanda kendisini toparlar. Zira Pendik hızla büyümekte, Bayram Usta da ailesinden aldığı ilk terbiye ile Pendiklinin gönlünde yer etmektedir. Bu hengâmede en büyük yardımcısı da Konak Sineması makinisti Ali'dir. Ali'nin hemen her gece "Elbisenizi mi temizletmek istiyorsunuz? Uğur Kuru Temizleme emrinizde" anonsu Bayram Ustaya büyük bir destek olur. Kardeşlerini ve çocuklarını köyden getirten Bayram Usta, önce Kartal'a sonrada Sapanbağları'na birer şube açar. Amaç: Yaptığı işin en iyisini yapmak, büyümek ve biraz daha büyümek...

    1972 Bayram Usta için felaket yılıdır. Önce eşini kaybeder sonra dükkânı yanar. Ancak, Emniyet ve Belediye gibi kamu kurumları ile 7'den 70'e tüm Pendikli onu bağrına basmıştır bir kere. Yüzlerce Pendikli canın sağ olsun demekten çekinmez. Elbise üstüne elbiseler dükkâna taşınır. Sigortadan zor zahmet aldığı para ile elbiseleri tazmin edip, yeniden işe başlayan Bayram Usta, Zeliha Hanımla ikinci evliliğini yaparak en büyük yardımcısına kavuşur.

    Severek çalışan, severek yaşayan ve yaptığı her işi seven Bayram Sinan için doğruluk, dürüstlük, öncelikli ilkelerdir. Çalışmak helal kazanmak Bayram Ustanın olmazsa olmazlarıdır. Yalan ve dolan, kandırmak ve kandırılmaksa birer kirliliktir. Başbakanlık Devlet İstatistik Enstitüsü ve Pendik Kaymakamlığı başta olmak üzere aldığı onlarca kalite ve başarı belgeleri ile haklı bir gurura sahiptir. 2005 model Alman malı makine ile binlerce Pendikliye 10 kişi ile hizmet üreten Uğur Kuru Temizleme beş ütü bir presle günde 100 parça elbise temizlemektedir.

    Temizlenebilecek hemen her lekeyi söken, her tür kumaş ve dikişe olur diyen Bayram Usta, boya için "Bakalım" der. Zira her kumaşın farklı bir emme gücü vardır. İşse biraz risklidir. Kumaşı ayırmak, dikişi bozmamak oldukça zordur. Her hangi bir müşteriyi üzmek, kırmaksa Bayram Usta'nın lügatinde yoktur.

    Adnan Menderesle tanıştığı çocukluk günlerinden beri siyasetin hem içinde hem dışında olan Bayram Usta, Menderes'ten övgüyle bahsederken. Erbakan için: "Hoca bir tane."der. Selamet'ten Refah'a uzanan çizgide İslam'dan hiç taviz vermeyen Uğur Kuru Temizleme sahibi Bayram Sinan, hep ılımlı bir portre çizer. "Milletimi ve memleketimi çok severim" diyen Bayram Sinan için sevgi ve hoş görü her şeyin başıdır. Her zaman, "Okumadan, incelemeden, araştıramadan doğruları bulamazsınız. Dürüst olmak, erdemli olmak hepimizin olmazsa olmazlarıdır" der.

    Pendik Sanayi Sitesi, İrşat Cami ve İmam Hatip Lisesi gibi hayır hasenat işlerinde daima önde olan Pendik'in ilk Kuru Temizlemecisi Bayram Sinan, bugün 74 yaşında olup, 2 çocuk ve 6 torun ile Pendiklinin gönlünde taht kurmuş biridir. Allah ömrünü uzun, bahtını açık etsin. Başka ne diyelim. Hayırlı işler Bayram Usta.

Yerel Hayat / Örnek Hayatlar - Mustafa Nazım Telli

mouseover